11 Ekim 2010 Pazartesi

Biz Böyle de Mutluyuz..

Yavaş yavaş bir şeyleri yoluna sokuyorum hayatımda sanırım.Düzgün insan kategorisine giren insanlarla dostluklar pekişiyor.Bu güzel bir şey olsa gerek.Tabi bunlarla beraber ak-kara da belli oluyor :)
Alıştım burada yaşamaya.Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya.Kendi kendime de gayet eğlenebilen biri olduğumdan mı yoksa neden bilmiyorum yalnızlığımla çok güzel geçiniyorum.Eskisinden daha güzel yalnızlığım.Bugün hiç dışarı çıkmadık.Gülçin'le beraber odamızdan da çıkmadık.Yemeklerimizi aldık.Konuştuk,güldük,film izledik..Gayette eğlendik.Gülçin bir oda arkadaşında hatta normal yaşantında da hayatında olması gereken muhteşem bir arkadaş.Duygusal ama bir o kadar neşeli birisi.Ve bir insanı kişinin kendisinden daha çok düşünen bir yapıya sahip.Oda arkadaşı konusunda sanırım çok şanlı başladım.Ama ne yazık ki son senesi.Seneye ne çıkar bahtıma bilmem..Ama şunu biliyorum ki onun gibisi de olmaz..Bugün güldük gülmesine ama melankoli kanımıza işlemiş olsa gerek bu şarkıyla günümüze noktayı koyduk ..



28 Haziran 2010 Pazartesi

Aşk Kuralları Sevmez

Aşk bence kuralsız olmalı.Şart koşul olmamalı..Mesela içinde kelebeklerin uçuşmasına sebep olan adamın yanında özgürce gülmelisin.
İşte aşk o zaman 'aşk' olur bence..


26 Haziran 2010 Cumartesi

Merhaba Ben Ufo Gören Masum Köylü

Uzun zamandır kimse için böyle şeyler hissettiğimi sanmıyorum.Hatta ben eskiden de böylesine bir şey hissetmedim sanırım.Hani içinde insanın bir his olur 'işte bu' dersin ya aynen o şekilde.Nedenini bilmediğim şekilde,bilmediğim bir yolda yürüyorum.Geçen gün kula döndüm.Yol boyu sürekli arayıp durdu.O yetmedi saat kaçlara kadar internet başında konuştuk..
Zeyno'yla sabahlara kadar oturduk tek tek durum değerlendirmesi yaptık.Bu çocukla ilgili bilmediğim şeyler vardı.İpleri bir anda salmak olmazdı.Yavaş yavaş sindire sindire..Ne olacağını bilmiyorum.Sonunda hayır olsun dilerim her şey.Görmek istiyorum ama beni çeken şey olduğu kadar tutan şeyler de var.Ama ne onu da bilmiyorum.Hayır merak ediyorum aşk denilen olay böyle boktan bir şey mi? Böyle değişik şeyler mi hissettiriyor insana? Kendimi gerçekten ufo gören masum köylü gibi hissediyorum.
Haftasonu beni bir yere davet etti.Süprizmiş.Hayır güvenemiyorum da işin tuhaf tarafı o.Ama gitmek de istiyorum.Çünkü onu tanımak istiyorum.Hata mı ediyorum? 

20 Haziran 2010 Pazar

Şeytan Tüylü Yarim

Dün partye davet etmişti arkadaşının ve ben gitmedim.Bütün gece beni aradı durdu.Partynin olduğu yerden geçtik.Tabi ben arabanın içinde sindim de sindim görmesin beni diye.Ah bir görseydiniz jilet gibiydi.Biz de marinaya gittik arkadaşlarla oturduk.Onlar içtiler ettiler falan ben öyle deniz kenarında oturdum.Düşündüm.Ne düşündüm ben de bilmiyorum.Sadece aklıma sürekli o geliyor.Saat 3e geliyordu dedim arayayım bakayım.Nerelerde? Ne yapıyor? diye.Çaldı çaldı telefon ses seda yok.Meşgule bile vermiyor.Baktım bu böyle olmayacak kapa telefonu dedim.Aradı açmadım bendeki de ayrı cinslik sonra arıyorum.Bok var aradım sanki.Neyse bugün akşam üzeri aradı beni.Aramışsın duymadım diye.Neden gelmediğimi falan sordu.Çok da umurundaymış gibi.Buluşmak istedi.Ben de okula döncektim.Gitmeden göreyim dedim.Demez olaydım.Yarım saate zınk dedi bizim caddeye geldi.Değişik bir şey var bu çocukta ama çözemiyorum.Oturduk konuştuk uzun uzun.Kendini çok ifade eden biri değildi.Ve anladığım kadarıyla da geceyi yalnız geçirmemişti.Tabi bu bir önsezi sadece.Sezgilerime,hislerime fazla güvenirim de :) Fazla kalmadım yanında.Deniz kenarında oturduk biraz sonra ben eve geçtim.Akşam için hazırlanacaktım arkadaşımın düğünü için.Hazırlandım çıktım evden.Aklım onda.Ama aramayacağım dedim.Yani ne münasebet ben arayacaktım.?
Neyse bugün de böyle boktan geçti gitti.Yorgunluktan geberiyorum.Aklıma sürekli yüzü geliyor.Beni çeken her neyse ona fena halde çekiyor..
Şeytan tüyüne tükürdüğüm..
Na bu şarkı da günün şarkısı olsun.Hadi öptüm anacım..



19 Haziran 2010 Cumartesi

Aşık Oluyorum Eyvah!

Ben sanırım..
Biriyle uzun süredir karşılaşıyorduk.Tanışmıştık o dönemlerde.Tanışmamız da zaten bir olay.Neyse şu romantizim hallerini tanışma faslıyla bozmaya gerek yok sanırım.Hani derler ya böyle midende kelebekler uçuşuyor falan.Onlar aşk belirtisi miydi? Bileniniz var mı?Uzun bir aradan sonra ilk kez birisine karşı böyle hisler barınıyor da içimde.Daha önce ben böyle hissetmemiştim.Hayır saf aşık muamelesi yapmayın lütfen.Ufo gören masum köylü gibiyim çünkü daha çok..Kara kaş kara göz o adam benim! Yelkenleri indirmedim.Karşısında gayet resmiyim.Ama ah bilse içimde ne fırtınalar kopuyor.Şimdilik arkadaşız.Ama ikimizde bu kademeyi yukarı taşıma meyilindeyiz de ikimizden de adım yok.Bizden bu gidişle bir cacık olmaz gibi de.Bilemiyorum..Dua edin olur mu? :)
Öpücükler :*

16 Haziran 2010 Çarşamba

Dostun Bir Gün Düşmanın Olabiliyormuş..

Senelerdir yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımla bugün yollarımız ayrıldı.Hem de sebebi o kadar boktan bir şey ki.Sanırım herkes bir gün el olabiliyor.Canım kanım dediğin insan sana sırt çevirebiliyor.Hem de ortada ki konuda senin bir suçun günahın yokken..Beni anlamasını beklemeyebilirdim ama bunca yılın hatrına dinlemesini beklerdim.Tamamen benim dışımda gelişen şeylerden benim sorumlu tutulmam benim saflığımdan sebep..
Kimseye haddinden çok güvenilmemesi gerektiğini anlamam için Allah'ın bana gönderdiği kaçıncı işaret ama beni saf yaratmış ben ne yapayım..

1 Haziran 2010 Salı

Değişik Kafalar

Çok değişik bir kafa yaşıyorum bu aralar.Kendi içimde bile çözemediğim bir hal bu.Nereden dilime dolandığını hatırlamadığım değişik bir şarkı kulağımda.Uzanmışım koltuğa...


Ben bu şarkıyı dinleyip melankoli ruhunda takılırken diğer koltukta Özi karadeniz havalarında can buluyor.İşte biz böyle değişik kafalar yaşıyoruz bugün.
Kendimize not.Mutluluk damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur..

1 Şubat 2010 Pazartesi

Zaman

Bir ay daha su gibi geldi geçti..Zaman akıp gidiyor..Ve bu şarkı bugün beni anlatıyor..


25 Ocak 2010 Pazartesi

Bu bir VEDA..

Bu blogu açtığımda her gün yazma hevesiyle açtım.Sonra sonra okuldan sonra dersler bilmem neyler derken yorgun düşen vücudum sosyal her şeyden uzak kaldı.Bazı zamanlar arkadaşlarla hoş beş sohbetler derken sabahladık.Bir de bilgisayarım bozuldu bunların üzerine.Kalkıp yazamadım,yazamıyorum..Çünkü bu aralar yazdıkça sıkılıyorum da.Onu fark ettim.Yazdıkça kendimi tarifi olmayan bunalımlar içinde buluyorum.Yazdıkça hüzünleniyorum.O içimdeki gömdüğüm bunalım beliriveriyor..Bir süre yazmaya ara vereceğim.Ne zaman yazarım.Ne yaparım bilmiyorum.Yazacaklarımı toparlamam her şeyden hepsinden önce kendimi toparlamam gerekiyor...
Kendime bu şarkıyla veda ediyorum..


24 Ocak 2010 Pazar

Misafir ol gel bana,börekler açayım sana

Bugün gezme günlerinin birindeyiz.Arkadaş evleri,hoş beş sohbetler,alkolsüz de eğlenebilen gençlik ve tabi vazgeçilmez oyunumuz tabu! 
Geçen gün girmiş olduğum bunalım hallerimden eser yok şimdi.Hava durumu bile daha dengeli gerçekten.Bir halim bir halime uymuyor.Okul arkadaşlarımla pek takılmayı tercih etmiyorum.Çünkü muhabetleri hiç sarmıyor.Tamam aynı yaşta olabiliriz ama yaş değil yaşanmışlıklar belirler olgunluğu kanaatimce.Sizce?
İkinci öğretim olduğumdan akşam çıktım.Tabi beni göl kenarındaki restoranta davet ettiler ama planım olduğunu söyleyip kaçtım.Her defasında planım olmasa bile aynı bahaneyi uydurduğum için inanmayan gözlerle 'peki' dediler.Hayır aynı ortamda bulunmak istemediğim insanlarla kimsenin hatrı için vakit geçiremem.Vakit nakittir! :) Ben jet hızıyla uzaklaştım.Bindim arabaya tin tin,kulağımda Yasmin Levy-Adio Kerida gidiyorum merkeze doğru.Aklıma yalnızlığım geldi bir ara.Küçüklüğümden beri yalnızlıktan korktum.Neden bilmiyorum.Ama bu sevgiliyle aşkla meşkle alakalı bir durum değil.Yalnız kalmaktan korkuyordum işte.Odada yalnız kalmazdım,dışarı yalnız çıkamazdım.Şimdi aslında o kadar korkmadığımı fark ettim.Sokaklarda fütursuzca dolaşabiliyorum tek başıma.Ya da tek başıma oda da yatağın üzerinde oturabiliyorum.Ama uyurken hala odada başka bir nefes arıyorum.Senelerce annemle aynı odayı paylaştım bundan sebep.Neyse konumuza dönelim:)
Şimdi bu postu misafirliğe geldiğimiz evden yazıyorum.Uzun zaman olmuştu insan içine çıkmayalı.Özge'yle öylece iki deli başımıza çıkar dolanır gelirdik.Vaktimizin çoğu yurdun mutfağında geçerdi.Dugi mutfağın hatta yurdun müdaviniydi zaten :) Sevgilisi biraz fazla kıskanç olduğundan kızcağız camdan çıkaramazdı kafasını.Gülçin yani benim oda arkadaşım odada takılırdı hep.Bazen gelmezdi ben de gider kızlardan birinin koynuna sıvışırdım.Böyle geçiyordu işte günlerimin çoğu.O yüzden bugün insanlara böyle değişik topluluklara fazla dahil olamadığımdan garip bir haldeyim.Kendimi Almanya'ya gitmiş yer yön bilmeyen gurbetçiler gibi hissediyorum :) Ama ev sahibi  ve sahibesi arkadaşlarımız o kadar cana yakındı ki bize börekler çörekler yapmış,salatalar böyle tatlılar falan hepsi birbirinden güzel gözüküyordu.Bunlar çay faslı içinmiş ama çaydan önce kimseye dokundurtmadılar.Olsun zaten bir çoğunu yiyemiyordum ben benim için sorun değildi :) Yemekler yendi bulaşıkları kızlar olaraktan el birliğiyle hallediverdik.Ortalık tertemiz oldu.
Geçtik o salondaki kocaman masaya aldık tabumuzu başladık hararetli bir şekilde oynamaya.Kızlara erkekler diye gruplandık.Artık ezberlediğimiz kartlarla oyunu gayet çekişmeli şekilde bitirdik.Tabi galibiyetin sahibini söylememize gerek yok sanırım :) 'kızlar yine kazandı' Bu akşam yediklerimizden dolayı hareket edecek pek halimiz kalmadığından geceyi burada geçirmeye karar verdik.Bir kaç kişi erkenden uyumaya kaçtı.Ben de aldım elime pc'yi başladım yazmaya.Çoğu zaman yazmak istediğim o kadar çok şey oluyor ki ama cümleleri toparlayamıyorum işte.Kopuk kopuk paylaşımlar yapıyorum.Ama yine de mutlu oluyorum..
Bu gece benim kafamın dağılması için yapılan bir geceydi yine.Ve başarılı oldular ama o işte gece çökünce herkes uyuyunca gelen sancıya ne çözüm bulunacak? Bunun sebebi aşk mı onu da bilmiyorum.Çünkü aşk biteli ben de çok oldu.Eskiler hep der..'akşam olunca herkes kapısını kapar,kendine bakar' diye.Çok doğru bir lafmış şimdi daha iyi anlıyorum..Tüm bunlara rağmen günümü güzelleştiren insanlar dilerim hep yanımda olurlar..ve son olarak herkesin bir tabusu vardır..
BENİM TABUM AŞK!

20 Ocak 2010 Çarşamba

Sendrom halleri

Bugün de diğer günlerin aynısı.Kaldığım yerde sıkılıyorum.Sanırım bunalıma yavaş yavaş giriyorum.Kimseye de anlatmak istemiyorum.Çünkü kendimi yeni tanıdığım insanların gözünde zayıf biri konumunda olmak istemiyorum.Aslında bana göre bu zayıflık değil sadece bazı anlarda kendini güçsüz hissetmek.Mesela şöyle düşünelim.Elin yanar o yanık geçene kadar o yanan yer hassastır değil mi.Dokunamazsın.Bu aşk meşk işleri de böyle bir şey işte.Yüreğin yanar hissedersin ama ne söz geçirebilirsin ne de hemen iyileştirebilirsin.Atlattığımı sandığım ayrılık,ihanet yeni yeni damarlarımda dolaşmaya başladı sanırım.Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi henüz karar veremedim.Karar verdiğimde onu da yazacağım..
Ne hissettiğimi ne düşündüğümü bilmiyorum.Şimdi ben geri dönmeyince sevgilisiyle hayatına devam ediyormuş.Etsin aslında zerre umurumda değil.Mutlu olsun.Ama hani derler ya cefasını biz çekeriz sefasını başkaları sürer diye.Heh aynen o misal.Herifin boktan ne huyu varsa biz düzeltmek için uğraştık.Hatta bu yolda zayıf düştüm,hasta oldum.Ama başardım.İşte tam başarmanın sevincini zaferini yaşarken de lap dedi herif bizi aldattı.Oldu mu olmadı.Ona göre ben hakettim bu yaptığı karaktersizliği bana göre ise o seviyesizin biri.Uçkur derdine aldatılır mı demeyin evet aldatıyorlar.Küçücük dünyamda kocaman hayallerimin içine sıçıp gitti işte.Bazen diyorum zararın neresinden dönersen kardır diye.Ben iyi kurtuldum belki de onun gibi birinden.Bir evlenip boşanmak var bir de al mektuplarını ver mektuplarını ayrılığı var.Hoş ben hiç bir şeyi geri istemedim.Ama o çingene aldıklarını geri istedi.Aldıklarının yarısını bir gazla denize atmıştım.Birini de bozdurmuştum :) İyi de yapmışım.Ah ben o hayvanın ne hallerini çektim bilseniz.Ama gıkım çıkmadı.O yüzden siz siz olun baktınız sizi sindirmeye çalışıyor bir panter kaplan edasında kükreyiverin herife.Yoksa öyle süner kalırsınız bir köşede.O adam o zaman aldatır da yalan da söyler aşağılar da.Hoş bana aldatmaktan başka ağır bir sendrom yaşatmadı da bu hepsine bedeldi.Sağlık olsun.Kaderde varmış,çekeceğimiz varmış...
Neyse bugünlük bir bunalım sendromu postu için yazdıklarım yeterli.Şimdi gece yürüyüşü için hazırlanıyoruz.Kafamı dağıtmanın başka bir yolunu bulan Özge tanıdığımdan beri en büyük destekçilerimden biri.Herkesin sırtını yaslayacağı sağlam bir arkadaşlığı olmalı.Dilerim dostlukluğumuz,dostluklarınız uzun soluklu olur...
Not:Dost kazığı en çok yiyen saf masum kız..

16 Ocak 2010 Cumartesi

bir yüzsüzlük hikayesi

**Yazmak istediğimden değil öyle sıkıldığımdan yazdığım bir postla merhabalar..
Israrla beni aramaları bitmeyen eski sevgilim ED.'yle başım belada..
Diyorlardı hızlıdır,ibnedir,pezevengin önde gidenidir diye ama bu kadar kalitesiz bir insan olduğunu düşünmemiştim.Herifin sevgilisi var.Hala beni arayıp gel de geleyim demeler falan.Geçen akşam arayıp bana dinlettiği şarkıda bir değişik.Ben gideli çok oldu..
 yüreğime basa basa içimden yar gidiyor ! diyor bana :)
Bana yaşattıklarını unutturacakmış.Palavra! Eğer adam gibi yaşasaydı unutturmaya çalışacağı kötü hiç bir şey kalmazdı.Kısmet mi diyelim yoksa ne diyelim bilemiyorum.
Bende de ona armağan olsun diyelim ve dinleyelim :)

1 Ocak 2010 Cuma

O kül gibi deniz o sesiz kız kayıp bir sandala binip gitti

Uzun zamandır yazmaya fırsat bulamadım.Okula adapte olmak biraz zor oldu..Kısmet 2010 un ilk gününeymiş..
Dün 2010 a girdik.İlk kez dışarıya çıkalım dedik o da sağolsun benim azgın teke hastalığına yakalanmış olan eski sevgilimle burnumuzdan geldi.Tazı gibi mübarek.Kokumu mu alıyor.Neredeysem şıp diye damlayıveriyor olay yerine.Düşmedi gitti yakamdan..
Gece gayet güzel başlamıştı.Şarkılar,türküler,danslar..Oh vur patlasın çal oynasın.Telefonum çaldı dışarı çıktım gürültüden kendi sesimi duyamıyordum.Çıkmaz olaydım.Konuşuyorum tam kafamı bir kaldırdım karşımda bana bakıp duruyor.Ben hemen içeri geçtim eşyalarımı topladım.Eve gitmek için hazırlandım.Mekanın diğer kapısını kullanayım